Antwerp Soygunu: Tarihin En Büyük Elmas Vurgunu!

Yıl 2003…
Yer Belçika…
Avrupa elmas pazarının kalbi olarak bilinen Belçika’daki Antwerp Elmas Merkez Binası toplamda 5 kişi tarafından soyuldu. Ancak buraya giriş kesinlikle imkansızdı… Ya da imkansız diye bir şey yok muydu?
Soygundan 5 ay önce…
İtalyan Leonardo Notarbartolo, İtalya’da küçük soygunlar yapan bir hırsızdır, işleri daha da büyütmek için Belçika’ya gelir. Antwerp Elmas Merkez binasında bir ofis tutar. Tabii aklında burayı soymak gibi bir düşüncesi yoktu, sadece iş amaçlı buraya yakın olmak istemişti.

Bir gün Leanordo’nun yanına iş yaptığı Yahudi bir elmas tüccarı gelir ve ‘‘Seni bir soygun için tutmak istiyorum. Elmas Merkezini soyacaksın!” der. Leonardo ise oldukça şaşırmakla beraber tüccara, burayı soymanın imkansız olduğunu söyler.
Ancak elmas tüccarı, içeri girip fotoğraflar çekmesi karşılığında Leonardo’ya 100 bin dolar teklif edince, Leonardo kendini bir anda merkez binasında bulur.
Leonardo o çevreden biri olduğu ve önceden binada kendine ait bir kasa da kiraladığı için bu iş çok zor olmaz. Kalem şeklinde taşıdığı bir kamera ile fotoğrafları çeker ve fotoğrafları tüccara teslim eder…
Aradan 5 ay geçtikten sonra Yahudi Tüccar’dan, Leonardo’ya bir telefon gelir. Tüccarın yanına giden Leonardo, burada soygun için yapılacak soygunun planlarını ve soyulacak kasanın birebir aynısını görür. Kasanın içine girdiğinde ise daha önce hiç görmediği 3 adam vardır. Tüccar, bu 3 kişiden biri olan ”Dahi” lakabındaki adamı Leonardo’ya ”Dünyada kıramayacağı hiçbir şifre yok” diyerek tanıştırır.
Soygun günü: 15 Şubat 2003…
Çete harekete geçer ve ilk önce binanın balkonunu kullanarak içeri girerler. Dahi, buradaki tüm sensörleri devre dışı bırakır, oradan da artık güvenli olan terasa çıkarlar. Daha sonra Dahi sismik sensörleri, radarı, manyetik alan sensörünü de devre dışı bırakır. Dahi, aşılması imkansız olan toplamda 10 güvenlik engelini devre dışı bırakır.

Bugün bile ne polis ne de Leonardo, Dahi’nin bunları nasıl yaptığını bilmiyor. Soyguncular önce 6 ton ağırlığındaki çelik kapıyı sonra 140 adet bulunan küçük kasaların 123’ünü bir bir açarak 100 milyon dolar değerindeki elmas torbalarını alıp çıkarlar.
Daha sonra çete otomobille olay yerinden kaçar, fakat bir terslik vardır, çünkü torbaların içinden boş kağıtlar ve bir miktar para çıkar, hiçbirinde elmas yoktur. Paniğe kapılan çete, tüm bu torbaları ormanlık bir alana atarak oradan ayrılır. Leonardo ise diğer soyguncuları bir daha hiç görmez.
İş Leonardo’ya kalır;
Aradan kısa bir zaman geçtikten sonra polisler ormana attıkları kağıtlarda Leonardo adına düzenlenmiş bir fatura bulur. Polis bu kanıtları kullanarak Leonardo’ya ulaşır ve Leonardo tutuklarlar.
Elmaslar çalınmıştı ama neredeydi? Leonardo, çalınan elmasların ortada olmamasına rağmen soygundan 10 yıl hapis cezasına çarptırılır.
Leonardo’ya elmasların nerede olduğu sorulduğunda, şu cevabı verir: ”Elmas tüccarları beni kullandı, kasalar zaten boştu.”
Ancak kasalar boş değildi… Çalınan 100 milyon dolar değerinde elmaslar ortada yoktu.
Olaydaki en muhtemel sonuç, Leonardo kullanılmıştı evet, ancak elmaslar çalındıktan sonra. Tüccar farklı adamlarla otomobile yüklenen elmas torbalarını yer değiştirmiş ve değiştirdiği torbaların içine Leonardo’ya ait bir kanıt bırakmıştı. Ya da Leonardo’da da başından beri işin içindeydi, kim bilir…
Sonuç olarak; araştırma amaçlı binaya giren Leonardo’ydu, Tüccar ve 3 kişiye ait ise polislerde hiçbir iz yoktu.
Bu anlattığımız soygun hikayesi, Leonardo Notarbartolo’nun Amerikan Wired dergisine anlattığında ortaya çıkmıştır.
Diğer 3 soyguncu, Yahudi tüccar ve 100 milyon değerindeki elmaslar 17 yıl geçmesine rağmen bugün hala bulunamadı.
Peki gerçekte işin aslı neydi?