Tarih & Antik ÇağÜlkelere Dair

Aşkın ve Kudretin Sembolü Taj Mahal!

Aşkın ve Kudretin Sembolü Taj Mahal!

İngiliz şair Edward Lear Taj Mahal için şöyle der; ”İnsanlar ikiye ayrılır, Taj Mahal’i görenler ve görmeyenler.”

İslam türbe mimarisinin en önemli eserlerinden biri olan Taj Mahal’in hikayesinden bahsetmeden önce ilk olarak yapı hakkında birkaç kısa bilgi edinelim…

2000 ve 2006 yılları arasında dünya çapında 100 milyondan fazla kişinin katıldığı bir oylama neticesinde, 7 Temmuz 2007 tarihinde Dünyanın ”Yeni” Yedi Harikası’ndan biri olarak seçilen Taj Mahal, 1983 yılından beri de UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır. Bu görkemli yapı, Hindistan’ın kuzeybatısındaki Agra adlı şehrin sınırları içerisinde, Yamuna Nehri’nin kıyısında yer alır.

Cami değil türbe;

Taj Mahal, dört minareli bir camii veya bir tapınak değil, Babür İmparatorluğu’nun hükümdarı Şah Cihan’ın, çok sevdiği eşi Ercümend Banu Begüm’e daha çok bilinen adıyla ise Mümtaz Mahal’e adamış olduğu bir türbedir.

Bir Türk olan Babür İmparatoru Şah Cihan’ın soyu baba tarafından Timur’a, anne tarafından da Cengiz Han’a kadar gitmektedir. Şah Cihan yıllarca Timur İmparatorluğu’nu yeniden kurmaya çalışmış olsa da, biz konumuzdan fazla sapmadan, Şah Cihan’ın eşine olan efsanevi aşkı ve Taj Mahal’in yapılış hikayesinden bahsedelim;

1592 yılında, günümüzdeki Pakistan’ın Lahor şehrinde dünyaya gelen Şah Cihan, Babür İmparatorluğu’nun 5. hükümdarıdır. Efsanevi aşkı Banu Begüm ile evlenmeden önce 2 evlilik daha yaşamıştır. Ancak bu evliliklerin her ikisi de politik nedenlerden olduğu ve gerçek birer evlilik olmadıkları söylenir. Daha sonra ise gerçek aşkını bulduğunu düşünen Şah Cihan, 3. evliliğini aynı zamanda üvey annesi Nur Cihan’ın da yeğeni olan Banu Begüm ile gerçekleştirir.

Ercümend Banu Begüm’ün evlendikten sonra almış olduğu Mümtaz Mahal ismi, kendisine eşi Şah Cihan tarafından verilmiştir ve Mümtaz Mahal ismi Yeryüzünün Kraliçesi anlamına gelmektedir. Şah Cihan, gittiği seferlerin çoğuna yanından hiç ayırmak istemediği sevgili eşi Mümtaz Mahal’i de götürürmüş. Aradan 19 yıl geçmiş ve çiftin bu süre boyunca 13 çocuğu dünyaya gelmiştir.

1631 yılına gelindiğinde yine bir isyanı bastırmak için ordularıyla Burhanpur’a giden Şah Cihan yine biricik aşkı Mümtaz Mahal’i yanında götürür. Mümtaz Mahal ise bu sırada 14. çocuğuna hamiledir. Fakat ne yazık ki doğum gerçekleştikten sonra Mümtaz Mahal rahatsızlanır ve 38 yaşında iken hayatını kaybeder. Bir rivayete göre Mümtaz Mahal son nefesini vermeden önce sevgili eşi Şah Cihan’a bir daha hiç evlenmemesini ve kendisi için bir türbe yaptırmasını ister.

Türbenin yapılış hikayesi;

Şah Cihan ise bu büyük kaybının ardından yasa boğulur ve neredeyse bir yıl boyunca kendini kapattığı odasından hiç çıkmaz. Dünyanın, imparatorluğun ve hayatın onun için hiçbir anlamı kalmamıştır.

”Ey sultanım! Ah Mümtaz Mahal! Yoldaşım, sırdaşım, cenk taşım, biriciğim, çocuklarımın anası, kadınım! Hayat ve gençlik, zenginlik ve şan, hepsi zamanın akışında sürüklenip gidiyor. Mademki sen göklere kavuştun, mademki Babür yurdunu sensiz koydun, aşkımızın ona duyduğu tanığı olarak, adın naif bir kubbeden sonsuz çığlık olup yükselecek. Söz veriyorum kadınım! Dünya durdukça, yıldızlar döndükçe, güneş parladıkça ve her daim…”

Yaklaşık bir yıl geçtikten sonra Şah Cihan, büyük kızının yoğun ısrarları neticesinde tekrar göreve geri döner. Yastan çıkan Şah Cihan’ın ise ilk işi, eşine eşi benzeri görülmemiş bir türbe yaptırmak olur ve dünyanın dört bir yanından en iyi minare, kubbe ve taş ustalarını getirtir. O yıllar Babür İmparatorluğu’nun en parlak dönemiydi; bu yüzden imparatorluklarının başkenti Agra’da inşa edilecek yapı, aynı zamanda güç ve kudretin de göstergesi olmalıydı.

Taj Mahal’in baş mimarı hep tartışmalı bir konu olmuştur. Yapının karmaşık planları nedeniyle baş mimarlık unvanı o dönemdeki birçok mimara atfedilmiştir. Bazı rivayetlere göre baş mimar, Mimar Sinan’ın öğrencisi İsa Efendi’dir. Ancak 17. yüzyıldan kalma bir el yazısında baş mimarın Üstad Ahmed Lahori olduğu geçtiğinden ve tek yazılı kaynak da bu olduğundan genellikle baş mimar Ahmed Lahori olarak kabul edilir.

İlgili İçerik: Mimar Sinan’ın Hayatı, Zekası, Özellikleri!

Taj Mahal’in özellikleri;

1632 yılında yapımına başlanan türbenin inşaatında en az bin fil ve günde en az 22 bin işçi çalışmış, buna rağmen yapının tamamlanması 20 yıldan fazla sürmüştür. İnce mavi damarları olan, güneş veya ay ışığının yoğunluğuna göre farklı renk tonlarını yansıtan beyaz mermer kullanılarak inşa edilen yapının, yine mermerden 4 minaresi bulunmaktadır. Bu 4 minare ise çok az bir ölçüyle eğik şekildedir. Minareler, Taj Mahal’in aksi yönüne doğru bilinçli bir şekilde eğik inşa edilmiştir. Bunun nedeni ise olası bir yıkım esnasında minarelerin Taj Mahal’e zarar vermeme düşüncesiydi.

Kubbenin üzerinde altınlı bir alem yer alırken, anıtın dört bir yanına Hattat Settâr Efendi tarafından çiçek desenleri ile birlikte Yasin suresinin tamamı yazılmıştır. Türbenin yalnızca dekorasyon çalışmaları ise 4 yıldan fazla bir zamanda anca tamamlanabilmiştir. Taj Mahal’in yüz binlerce akik, sedef, kuvars ve firuze gömülü olan duvarlarında ayrıca zümrüt, yakut, pırlanta ve çok iri inciler yer alır. Öyle ki yapının duvarlarında Çin, Tibet, Sri Lanka, Afganistan, Arabistan ve daha bir çok ülkeden getirilmiş toplamda 28 farklı değerli taş kullanılmıştır. Ancak ne yazık ki, 1857 yılında çıkan bir ayaklanma sırasında duvarları süsleyen bu değerli taşların bir kısmı halk tarafından yağmalanmıştır.

305’e 580 metre ölçülerinde dikdörtgen bir avluda yer alan Taj Mahal, Hindistan’ın en uzun 8. nehri olan Yamuna Nehri’nin kıyısına inşa edilmiştir. Bir efsaneye göre ise Şah Cihan nehrin karşı tarafına, Taj Mahal’e köprü ile bağlanacak olan ama bu sefer siyah mermerden bir anıt mezar yaptırmak istemiş. Fakat Şah Cihan son dönemlerinde aklî dengesini kaybettiğinden dolayı oğlu tarafından tahttan indirilmiş ve bu arzusu yarım kalmıştır.

Taj Mahal’in tamamlanmasından 14 yıl sonra 1666 yılında hayatını kaybeden Şah Cihan’ın mezarı Mümtaz Mahal ile birlikte en alt katta muhafaza edilirken, sandukaları üst katta, yüksekliği 73 metreye ulaşan görkemli kubbenin altında yer almaktadır. Sandukaların bulunduğu yerdeki bu kubbe, insan ağzından çıkan her ses 5 kez yankılanacak şekilde bir akustiğe sahip olarak inşa edilmiştir.

Günümüzde Taj Mahal;

Babür İmparatorluğu’nun yıkılışından sonra Taj Mahal yaklaşık 200 yıl boyunca bakımsız kalmış ve 1900’lü yılların başlarında büyük bir restorasyondan geçmiştir. Sonraki yıllarda motorlu taşıtlardan çıkan egzoz dumanı ve şehirdeki yoğun hava kirliliği, özellikle beyaz mermer taşlarına zarar vermiş olsa da, neyse ki yapının yakınlarında araç kullanımının yasaklanması ve kirlilik kontrol ekipmanlarının kullanılmaya başlanması bu zararı bir nebze azaltmıştır.

Taj Mahal, dönem dönem Hindistan’ın siyasi dinamiklerine de konu olmuştur. Yapı, gitgide Hint kültürel sembolü olarak görülmeye başlanmış, hatta bazı Hindu milliyetçi grupları tarafından Taj Mahal’in kökenlerinin ve tasarımının açıklanmasındaki Müslüman etkisinin önemi azaltılmaya çalışılmıştır.

Bugün üzerinden uçak dahi geçmesinin yasak olduğu Taj Mahal, Hindistan’ın en önemli simgelerinden biri iken dünyanın en harika yapısal kompozisyonlarından biri olarak kabul edilir. Yeryüzünün Tacı anlamına gelen Taj Mahal yılda ortalama 4 milyon kişi tarafından ziyaret edilirken, türbenin günümüz parasıyla yapım masrafı bir milyar dolardan fazla olduğu hesaplanmıştır.

Instagram | Uygulama | YouTube | Destek Ol

Bu Yazıyı Paylaş veya Bir Arkadaşına Gönder;

Yorumlar