Bazıları Efsane Bazıları Gerçek 4 Kayıp Kıta!
Kayıp kıtalar, kayıp adalar, kayıp şehirler çoğu insanın ilgi duyduğu gizemli konulardır. Bir de bu kayıp yerlerin üzerinde insanlar yaşamış ve kendi uygarlıklarını kurmuş gibisinde teoriler ortaya atılınca da duyulan merak da kat be kat artıyor tabii.
Gezegenimiz 4.6 milyar yaşındadır ve doğduğu o günden bu güne çok şey atlattı. Büyük felaketler büyük sonuçlar doğurdu; kıtalar oluştu, kıtalar ayrıldı ve kıtalar battı. Bazısı bilimsel olarak desteklenen bazıları ise efsane olarak kabul gören en meşhur dört kayıp kıta hakkında bilgiler;
Kayıp Kıta Mu;
Büyük Okyanus’ta yer aldığı ve 14 bin yıl önce batarak yok olduğu ileri sürülen, hakkında bir çok kişinin araştırma yaptığı (Atatürk’de dahil) efsanevi kıta Mu, Asya ve Amerika kıtaları arasında yer almakta ve Avustralya’nın iki katı büyüklüğünde olduğu tahmin edilmektedir.
Mu kıtasının varlığını ilk olarak öne süren kişi olmasa da, dünyaya tanıtan kişi James Churchward isimli bir İngiliz araştırmacıdır. 1883’de Hindistan’da bulunduğu dönemde bir Budist rahip ile tanışır ve rahip sana bir sır vereceğim diyerek onu gizli bir mabede götürür. Buradaki eski tabletler ve eserleri gösterir.
Daha sonra James Churchward, eserdeki bilgilere göre Mu kıtasını ortaya atar ve bir kitap yazar. Daha sonra hızla meşhur olan Mu kıtası hakkında Atatürk dahi araştırmalar yapar. Ancak Mu kıtası bilimsel olarak efsanevi bir kıta olarak kabul edilir. Zira levha hareketlerine göre kıtaları ve okyanus diplerini oluşturan silisyum, magnezyum, alüminyum gibi elementlere rastlanılmamıştır.
Kayıp Kıta Atlantis;
Kıtanın varlığını ortaya atan ilk isim Yunan filozof Platon’dur. Bu kıtadan Timaeus ve Critias adlı eserlerinde bahsetmiştir. Ona göre Atlantis çok zengin ve soylu kişiler tarafından yönetiliyordu. Platon, bu kayıp uygarlığın milattan önce 9500 yılında bir tufan sonucunda sular altına gömüldüğünü ifade etmiştir.
Platon, Timaios adlı eserinde şöyle anlatır; Herkül Sütunları (günümüz Cebelitarık Boğazı’nı kastederek) karşısında çok büyük bir ada vardı. Sais’den yola çıkan biri adalar yolu ile bu kıtaya ulaşabiliyordu. Dünya onların egemenliği altındaydı. En eski ve en kudretli krallarının adı ise Atlas’tı.
Kayıp Kıta Lemurya;
Lemur maymunları bugün yalnızca Madagaskar ve çevre adalarda yaşarlar. Ancak Pakistan, Malezya gibi ülkelerde lemur fosilleri bulunmuştur. Bu hayvanlar okyanusu geçemeyeceği ve coğrafi bir kopukluk olduğu için Lemuria adı verilen bir kayıp kıta teorisi ortaya çıkmıştır.
İlk olarak 19. yüzyılda Jeolog Philip Sclater tarafından ortaya atılan Lemurya, Mezozoik dönemde (251 milyon ile 65 milyon yıl önce arası) yükselen sular nedeniyle ana karadan ayrıldığı düşünülmektedir. Ayrıca bu ada ile ilgili olarak fantastik canavarların yaşadığı tarzında ilginç birçok teori vardır.
Batık Kıta Zelandiya;
Diğer kayıp kıtaların aksine bilimsel olarak kabul edilen Zelandiya’nın ismi ilk kez jeofizikçi Bruce Luyendyk tarafından 1995’de koyulmuştur. Yüz ölçümü 5 milyon kilometrekare yani Türkiye’nin altı katından daha büyük olan kıtanın yüzde 94’ü su altında bulunuyor. Kalan yüzde 6’lık kısmını ise Yeni Zelanda, Yeni Kaledonya ve diğer adalar oluşturuyor.
Araştırmacı Nick Mortimer, “Zelandia: Açığa Çıkan Kıtamız” adlı kitabında; Zelandiya’yı kıta olarak tanımlamanın bilimsel değeri, kıtalara yeni bir isim eklemekten çok daha fazla bir öneme sahip olduğunu ve Yeni Zelanda ülkesini ‘ada’ konumundan ‘kıta’ konumuna taşıyabileceğini belirtiyor.
12 farklı ülkeden 32 bilim insanının 1250 metre derinlikte yer alan kıtanın 6 farklı bölgesinde yaptığı keşif gezisinden sonra, batık kıtanın Antarktika’dan 130, Avustralya’dan ise 85 milyon yıl önce ayrılmaya başladığını ve daha sonra yavaş yavaş battığı sonucuna varmıştır.
