Capgras Sendromu: Yakınlarımızın Yerini Alan Sahte İnsanlar!

Etrafınızdakilerin yani eşiniz, çocuğunuz, anneniz, babanız, kardeşiniz veya arkadaşlarınızın tıpatıp benzer sahte kişilerle yer değiştiğini düşünün. Ne kadar ürpertici ve kulağa saçma gelse de böyle bir rahatsızlık gerçek hayatta var, capgras sendromu!
Capgras sendromu ya da capgras yanılsaması;
Kişinin arkadaşı veya yakın aile üyesinin, hatta evcil hayvanının bile özdeş bir sahtekar ile değiştirildiğini düşündüren psikiyatrik bir bozukluktur. Bu sendrom ilk olarak Fransız Psikiyatrist Josep Capgras tarafından ortaya atılmıştır.
İlk önce bu rahatsızlığı anlamak için hayal gücümüzü kullanalım. Şimdi size en yakın kişilerin sandığınız kişiler olmadığını, onların yerine geçen ve sizden çıkar sağlamak isteyen kişiler olduğunu düşünün. Ne kadar korkunç değil mi? Bu durum biraz da Truman sendromuna benziyor. Kısaca bu sendromdan da bahsetmek gerekirse; Jim Carrey’nin oynadığı Truman Show filmini birçoğunuz izlemişsinizdir. Filmde tüm dünya siz farkında olmadan sizi izliyordur. Sendromda böyle bir şey, herkesin sizi izlediğini düşünmek, hatta çoğunuz hayatında bir kez bunu düşünmüştür.
İlgili İçerik: Kitty Genevose Sendromu; Çoğumuzda Var!
Konumuza geri dönecek olursak capgras sendromu şizofreninin belirtilerinden biri olup kadınlarda daha sık görülmektedir. Bu vaka ilk kez 1923’de Psikiyatr Joseph Capgras’ın ziyaretine gelen bir kadının, kocasının ve yakınlarının sahte kişiler olduğunu söylemesiyle kayda geçmiştir.

Sonraki yıllarda ise böyle birçok vaka daha ortaya çıkar. Hastaların çoğu etrafındaki kişilerin kendisinden faydalandıkları, mirası peşinde oldukları ve öldürmek için plan yaptıklarını söylemiştir. Üstelik bu sendroma sahip bazı kişiler en yakınlarını öldürdüğü durumlar dahi olmuştur.
Peki bu düşünce insanlarda nasıl oluşabiliyor?
Nörolog Vilayanur Ramachandran’in ortaya attığı bir hipoteze göre sendromun sebebi, yüzleri tanımaya yarayan temporal lob ile, yüzlere duygusal tepki vermeyi sağlayan limbik sistem arasındaki bağlantının bir şekilde hasar görmesi.
Bu hasar yüzünden hasta, karşısında gördüğü yüzü tanır, fakat o yüz hastada duygusal tepkiyi tetiklemez. Mesela hasta, annesinin yüzüne baktığında o yüzü annesinin yüzü olarak tanısa da, bilinçaltında o yüzle ilişkilendirdiği duygusal tepkiyi yani “bu benim annem” hissini duyamaz.
İlgili İçerik: Stockholm Sendromu Nedir ve İsmini Aldığı Banka Soygunu!
Sonuç olarak beyin de, bu durumu açıklamak için “karşımdaki insan anneme benzeyen, ama annem olmayan birisi” sanrısını ortaya çıkarır. Bu sendroma sahip bir hastanın söylediği şu sözler ise durumu özetler nitelikte;
“Kimi zaman etrafımdaki her şeyin sahte olduğu duygusuna kapılıyorum. Kime gerçekten güvenebilirim?Kulağa delice geliyor biliyorum, fakat gitgide daha sıklıkla, karımı gerçekten tanıyıp tanımadığımı düşünmeye başladım. Aslında tam olarak onda neyin değiştiğini söyleyemiyorum fakat bütün bu ufak tefek değişiklikler, bana bazen onun aslında benim karım olmadığını düşündürüyor…”