Tarih & Antik Çağ

Kara Veba Salgını ve Veba Maskesi Hakkında Bilgiler!

Kara Veba Salgını ve Veba Maskesi Hakkında Bilgiler!

Kara veba hastalığı diğer adlarıyla Kara Ölüm veya Büyük Veba Salgını 14. yüzyılın ortalarında Asya’nın güney batısından Avrupa’ya sadece 3-4 sene içinde yayılmış ve milyonlarca insanın ölümüne neden olmuştur.

Salgının ilk yılları;

İlk zamanlarda bu hastalığın pire ve fareler aracılığıyla bulaşıldığı düşünülse de, salgın sadece pireler aracılığıyla bulaşmıştır. Farelerin üstünde yer alan pireler sayesinde de büyük bir coğrafyaya yayılmıştır. 1335 yıllarında Çin’den gelen bir hastalık olan kara veba 1340 yıllarının başlarında tüm Asya kıtasını etkisi altına almış ve 1347 yılında Anadolu’ya ulaşmıştır. 1350 yılında tüm Avrupa’ya, 1351 yılında Rusya’nın batı kesimlerine kadar yayılmıştır. Veba salgınının tarihi antik dönemlere kadar gitmektedir, ancak en çok zararı bu tarihlerde vermiştir.

Kara veba, 1918 ve 1920 yılları arasında ölümcül bir salgın olan İspanyol gribi ile birlikte en fazla insanın öldüğü hastalık olarak bilinmektedir. Her iki salgın sonucunda yaklaşık 100 milyon insan hayatını kaybetmiştir. Ancak 14. yüzyılda yaşanan kara veba o zamanın dünya nüfusuna göre bakıldığında İspanyol gribinden çok daha etkili olmuştur. Öyle ki, salgın Avrupa nüfusunun 3’de birini yok etmiştir.

Hastalığın belirtileri;

Hastalık vücuda girdikten bir iki gün sonra belirtilerini göstermeye başlıyor. Ateş, titreme, kusma, halsizlik, nefes darlığı, kasıkta şişlikler, morarmalar ve vücudun farklı yerlerinde gerçekleşen ağrılar bu belirtilerin bazılarıdır. İlk başlarda hastalık Büyük Ölüm olarak anılsa da, daha sonra Kara Ölüm denmiştir. Bunun sebebi de deri altında kanamalar olması ve derinin siyah renge dönüşmesiydi.

Hastalığın Avrupa’da bu kadar hızlı yayılmasının nedeni o zamanlarda Avrupalıların pek yıkanmıyor olmasıydı. Zaten yeni kıtlıktan çıkmış Avrupa bu hastalık ile birlikte oldukça zorlu günlere girdi. Hastalığa yakalanan insanlar artık ölümün kaçınılmaz olduğunu düşünmüş ve psikolojik olarak çökmüşlerdi. Bu hastalığa yakalanmış çok sayıda insanın olması nedeniyle ülkelerde her anlamda ciddi etkiler meydana gelmiştir. Tüm Avrupa ülkelerinin kendine gelmesi bir asrı geçmiştir.

Tanrının bir cezası;

Doktorlar bu hastalıklara çözüm bulmakta zorlanıyordu, zira çok sayıda insan olması ve hastalığa yakalanan kişilerin kısa süre içinde hayatlarını kaybetmesi nedeniyle ölümlerin önüne geçilemiyordu. Din adamları bu salgının Tanrı tarafından gönderilen bir ceza olduğunu düşündü, bu yüzden de birçok cadı ve büyü ile uğraşan kadınlar yakılmaya başlandı. Hatta kedilerin geceleri çok gezmesi ve parlayan gözleri nedeniyle cadıların yardımcıları olduğu düşünülerek suçlanmış ve milyonlarca kediyi yakmışlardır. Ancak eğer kediler yakılmamış olsaydı, kediler pireleri taşıyan fareleri yiyecek ve salgın büyük oranda azalacaktı.

İlk başlarda yoksul kesimin yakalandığı bu hastalık daha sonra zengin ve soylu ayırt etmeden birçok kişiye ulaştı. Aragon, Kastilya ve İngiltere Krallığından bazı soylu kişiler bu hastalıktan hayatlarını kaybetti. Salgın zaman zaman azalmış olsa da, yine yaygınlaştığı oldu ve 1353 yıllarında önemli ölçüde azaldı, ancak salgın az da olsa 1700’lü yıllara kadar etkilerini sürdürdü.

Bu salgından Osmanlı İmparatorluğu da etkilendi, özellikle 16. yüzyılın sonları ve 18. yüzyılın ortalarına kadar önemli ölçüde ölümler meydana geldi. Bazı yıllarda İstanbul’da günde 1000’den fazla insanın ölmüş olduğu, hastalığın Diyarbakır’a kadar ulaştığı kaynaklarda belirtilmektedir. 100 binlerce insan hayatını kaybetmiş ve insanlar hastalıktan kaçmak için memleketlerini değiştirmiştir.

Veba maskesi;

Veba salgınının sembolü olan bu maskeler oldukça ürkütücü bir şekilde tasarlanmıştır. Ancak bu maskeler 14. yüzyılda gerçekleşen büyük salgında yoktu, maske çok daha sonra 17. yüzyılda Fransız bir doktor olan Charles de Lorme tarafından tasarlanmıştır.

Bu maskeleri hastalar değil, hastalığın bulaşmaması için doktorlar kullanıyordu. Bir kumaştan veya deriden yapılan bu maskenin gaga kısmında şifalı bitkiler ve çeşitli baharatlar yer alıyordu. Göz kısmında ise iki adet lens bulunuyordu. Ayrıca doktorlar bu maskenin yanı sıra özel bir kıyafet ve eldiven de kullanıyordu. Doktorlar bazı hastaları tedavi edebiliyordu, ama ölüm oranları çok daha fazlaydı.

İnsanların adeta rüyalarına girecek olan bu kostüm sayesinde doktorlar hastalığın kendilerine bulaşmasından kurtulmuşlardır. Bu maskeler o korkunç yılları hatırlatmak için birçok sanat eserinde kullanılmıştır.
Şimdilerde ise filmlerde ve kostüm partilerinde kullanılmaktadır…

Instagram | Uygulama | YouTube | Destek Ol

Bu Yazıyı Paylaş veya Bir Arkadaşına Gönder;

Yorumlar