Suç ve Şiddet

Stockholm Sendromu ve İsmini Aldığı Banka Soygunu!

Stockholm Sendromu ve İsmini Aldığı Banka Soygunu!

Stockholm sendromu kısaca rehinenin, rehin alan kişiye duyduğu sempati, duygusal yakınlık veya aşık olma durumudur. Dünyada bu sendromu yaşamış çok sayıda rehine vardır, yani öyle bir iki değil. Ayrıca bu sendromun konu alındığı veya içinde geçen birçok dizi ve film vardır.

Örneğin son dönemlerde oldukça popüler bir dizi olan La casa de papel dizisinde bu sendroma değinilmiştir. Bunun yanı sıra meşhur filmlerden Zamana Karşı, King Kong, V For Vandetta gibi yapımlar diğer örneklerden bazılarıdır.
Peki bu Stockholm Sendomu nereden çıktı ve neden bu isim verilmiş?

Sendroma adını veren olay;

İsveç’in Stockholm kentinde 23 Ağustos 1973 tarihinde saatler sabah 10’u gösterdiğinde Jan-Erik Olsson adlı bir soyguncu Kreditbanken isimli bir bankaya girdi, içeride biri erkek üçü kadın dört çalışan vardı. Jan-Erik Olsson paraları alıp bankadan çıkana kadar polisler çoktan bankanın etrafını sarmıştı.

Ayrıca bu soygun İsveç’teki televizyonlarda canlı canlı yayınlandı ve bu aynı zamanda tarihte bir ilkti.
Etrafı sarılan soyguncu çıkamayınca rehinelerle birlikte içeride kaldı ve rehineler yüzünden polis de müdahale edemeyince rehin alma işlemi tam 5,5 gün boyunca devam etti.

Arkadaşını hapisten çıkarttı;

Rehineler bankanın kasalarında tutsak edildi ve bu sırada soyguncu polis ile pazarlık yapmaya başladı. Soyguncu Jan-Erik kendisine yardım etmesi için Clark Olofsson isimli hapiste yatan arkadaşının yanına gönderilmesini istedi ve bu isteği mecburen kabul edilerek Clark Olofsson bankaya getirildi. Daha sonraki günlerde, rehineler ve soyguncular arasında gerçekleşen konuşmalar sonucunda, rehineler soygunculara empati yapmaya ve daha sonra da sempati duymaya başladılar.

Bir zaman sonra rehinelere göre soyguncular artık kötü insanlar değillerdi ve Jan-Erik buna mecbur kaldığı için bu soyguna girişmişti. Rehineler soyguncular ile 5,5 gün boyunca zaman geçirmiş, onlara içeride hiçbir zorluk çıkarmamış, hatta soygunculara destek vermeye başlamışlardı.

Polislerin müdahalesi;

Soygunun başladığı andan tam 131 saat sonra polisler gaz bombaları ile içeriye girdi ve rehinelerin tümünü kurtardı. Ancak polisler içeriye girdiklerinde enteresan bir şey oldu, rehineler polislere karşı direniyor ve soyguncuları kollamaya çalışıyorlardı. Nitekim operasyon başarılı geçti ve kimseye bir zarar gelmeden olay sonuçlandı.

Daha sonrasında mahkemeye çıkan dört rehine, soyguncu Jan-Erik Olsson’un aleyhinde hiçbir ifadeye yer vermedi, hatta aralarında para toplayarak soyguncuya yardım bile ettiler. Ancak Jan-Erik Olsson polislerin müdahalesi sırasında birden fazla ateş etti ve bir polisi elinden, birini de kolu ve yüzünden yaraladı. Nitekim Jan-Erik 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Stockholm sendromu;

İsveçli kriminoloji uzmanı ve psikiyatr Nils Bejerot yaşanan bu olayla ilgili olarak rehinelerin psikolojik durumlarını analiz etmiş ve daha sonrasında bu duruma Stockholm Sendromu adını vermiştir.

Bu olay tarihteki ilk örnek değildir, fakat sendrom adını bu olaydan almıştır. Bunun dışında bu tarz soygunculara veya suçlulara, rehinelerin sempati duyduğu ve hatta aşık olduğu durumların çok kez yaşandığı görülmüştür. Bu olayın tam tersi olan ve suçlunun rehineye duyduğu sempati, sevgi veya aşk durumuna ise Lima Sendromu adı verilir.

Son olarak 2018 yılında çekilen Stockholm filmi olayları birebir anlatmaktadır, izleyecek olanlara şimdiden iyi seyirler dilerim.

Instagram | Uygulama | YouTube | Destek Ol

Bu Yazıyı Paylaş veya Bir Arkadaşına Gönder;

Yorumlar