Titanik ve Titan Enkazı Kitabının Ürkütücü Benzerlikleri!

Öncelikle yazar Morgan Robertson kimdir ve onu meşhur eden kitabından bahsedelim; Biliyorsunuz Titanik 1912 yılında batarak sulara gömüldü, Morgan Robertson ise Titan Enkazı kitabını 1898 yılında piyasaya sürdü. Ancak o zamanlar kitap çok az sattı ve neredeyse hiç ilgi görmedi, Morgan Robertson ise 1915 yılında başarısız denilebilecek bir yazar olarak hayatına veda etti.
Romanın Konusu;
Romanda anlatılanlara değinmek gerekirse, kitapta Titan isimli dev bir yolcu gemisi vardır, bu geminin özelliği hiç batmıyor olmasıdır. Kitabın ana temasını ise bir aşk hikayesi oluşturmaktadır. Öykünün kahramanları bu batmaz denilen gemiye biner ve öykü böylece başlamış olur…

Gemi İngiltere’nin Southampton limanından demir alarak Amerika’ya doğru gitmektedir. Dünyanın en dayanıklı ve bir o kadar lüks gemisinde yaşanan bir aşkı konu alan Titan Enkazı adlı kitapta, hiç beklenmedik bir olay olur ve bu batmaz denilen gemi bir buz dağına çarparak batmaya başlar.
Buraya kadar olanlar için gayet mümkün diyorsanız, okumaya devam edin…
Diğer Benzerlikler;
Titan romanında gemi İngiltere’nin Southampton limanından yola çıkarak New York’a gittiğini söylemiştik, fakat Titanik de bu limandan demir alarak New York’a doğru yol almıştır.
Romandaki gemi bir buz dağına çarptığını da söylemiştik fakat hem roman hem gemi hemen hemen aynı bölgede Kuzey Atlantik’te bir buz dağına çarparak batmıştır. Üstelik gemilerin nasıl battığı da yine neredeyse aynıdır.
Her iki gemide de üç tane pervane bulunuyordu, her iki yolcu gemisi 3 bin yolcu kapasitesinde idi. Titan romanında 2500 yolcu, Titanik’te 2200 yolcu vardı. Her iki gemiye o dönemdeki en zengin kişiler binmişti.
Titan romanındaki gemide 24 tane filika bulunurken, Titanik gemisinde 20 filika bulunuyordu. Hem Titanik’in batmasında hem de Titan romanında, çok sayıda insan ölümünün nedeni gemide az filika bulunması hatasına bağlanıyordu.
Titan gemisi 45 bin ton ağırlığındayken, Titanik 46 bin ton ağırlığındaydı. Her iki geminin de 3 büyük pervanesi bulunuyordu. Bunların dışında gemilerin hızları, uzunlukları ve diğer özellikleri de birbirlerine çok yakındır.
Belki de en önemli detay ise gemilerdeki müzisyenler. Titanik filmini izleyenler bilir, müzisyenler gemi batana kadar çalmaya devam etmişlerdi. Bu senaryoya sonradan eklenen bir bölüm değildi. 1912 yılındaki Titanik kazasında da gerçekten müzisyenler gemi batana kadar çalmaya devam etmiştir. Fakat ilginç yanı romandaki müzisyenler de gemi sulara gömülene kadar çalmaya devam etmişlerdir.
Morgan Robertson bu kitabı 1898 yılında piyasaya sürmüş, Titanik gemisi ise 15 Nisan 1912 tarihindeki ilk seferinde sulara gömülmüştür.
Sizce de bu kadar tesadüf çok fazla değil mi?